Konvansiyonel enerji kaynaklarının gelişmiş ve yenilikçi yöntemlerle kullanılmasıyla birlikte, yenilenebilir enerji tüketiminin arttırılması ve enerji verimliliğinin iyileştirilmesi, gerek sürdürülebilir enerji stratejilerinin gerekse iklim değişikliğine karşı stratejilerin ana çerçevesini teşkil etmektedir. Avrupa Birliği’nin enerji stratejilerinde, yenilenebilir enerji kullanımının arttırılmasına ek olarak enerji verimliliğinin sağlanmasına yönelik tamamlayıcı politikalara büyük önem verilmektedir. Enerji verimliliğinin iyileştirilmesi, AB’nin ve tüm üye ülkelerin arz güvenliği, ekonomi, çevre ve halk sağlığına ilişkin etkenlerin motive ettiği enerji politikalarının temel bileşenleri arasında yer almaktadır. Enerji verimliliği, uzun dönemde dışa bağımlılığı azaltarak ve arz güvenliğini arttırarak enerji sisteminin sürdürülebilirliğine ciddi katkıda bulunmasının yanısıra, aynı zamanda arz ile talep arasındaki dengesizliğe en hızlı ve etkin cevap veren seçenektir.
Enerjide verimliliğin sağlanması, sera gazı yayımının azaltılmasında da maliyeti en düşük seçenek olarak kabul görmektedir. Bu bağlamda, 2001 Avrupa Konseyi’nde AB’nin sürdürülebilir gelişme stratejilerine ilişkin yeni hedefler belirlenmiştir. Enerji verimliliğinin iyileştirilmesine yönelik potansiyelin olabildiğince ekonomik yoldan gerçekleştirilmesi ve enerji tüketiminin yılda %1 oranında azaltılarak potansiyel tasarrufun üçte ikisine (2010 yılında %18) erişilmesi hedeflenmiştir. Böylece, AB’nin CO2 yayımında Kyoto Protokolü ile taahüt ettiği azalmanın %40’ı bu yolla karşılanabilecektir.
Enerji verimliliğini teşvik etmek için, son olarak piyasa bazlı araçlardan biri olarak enerji verimliliği ticareti ya da beyaz sertifikaların devreye sokulması gündemdedir. Bilindiği gibi, enerji politikaları daha önce devlet tekelleri, kısıtlayıcı yasal mevzuat ve teşvikler yoluyla hükümetlerin doğrudan müdahalesi ile yürütülmekte iken, Dünyada enerji piyasasının serbestleştirilmesine yönelik hareket, enerjinin nihai kullanımında verimliliğin arttırılması doğrultusundaki girişimlerin teşviki için yeni yöntemleri de beraberinde getirmiştir. Enerji piyasasının serbestleştirilmesi ve kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi doğrultusundaki gelişmeler nedeniyle ağırlık, ortak çıkarların, dış maliyetlerin ve ve piyasa kuralları tarafından kendiliğinden dikkate alınmayan uzun dönemdeki hedeflerin hesaba katılmasını sağlayan ekonomik düzeltmelere doğru kaymıştır.
Enerji verimliğinin arttırılması için çeşitli politika araçları kullanılmaktadır. Bunlar, teşvikler, imtiyazlar, düşük faiz uygulamaları ve vergi muafiyeti gibi “pozitif” finansal tedbirleri; vergilendirme (enerji veya emisyon vergileri, verimi düşük cihazların vergilendirilmesi, üretim vergileri vb. ) gibi “negatif” tedbirleri; enerji tüketimi ve emisyon standartları gibi yasal düzenlemeleri; devir ya da gönüllülük anlaşmaları gibi organizasyonla ilgili tedbirleri ve son olarak da piyasa bazlı önlemleri içermektedir. Piyasa bazlı tedbirler arasında, yeşil ve beyaz sertifikalar ve emisyon ticareti gibi uygulamalar yer almaktadır.
Avrupa Birliğinde enerji verimliliğinin sağlanması için tasarlanan başlıca politika araçları arasında, Beyaz Sertifikalar özellikle dikkati çekmektedir. Beyaz sertifika piyasası, daha önceki yazıda ele alınan yenilenebilir enerji kullanımına ilişkin yeşil sertifika sistemine benzer şekilde işlemektedir: Elektrik, gaz veya petrol üretici veya dağıtıcıları, nihai kullanıcılara enerji verimliliği tedbirlerinin uygulanması için teşvik sunmakla yükümlü kılınmıştır. Yükümlü kuruluşlar, her yıl için önceden tanımlanan ve satılan ya da dağıtılan toplam enerjinin belirli bir kesrine karşılık gelen miktarda enerji tasarrufu sağlayacak enerji verimliliği tedbirlerinin girdilenmesine yönelik müdahaleleri gerçekleştirdiklerini kanıtlamak zorundadır. Bu miktar beyaz sertifikalarla belgelendirilmektedir. Aksi takdirde, diğer aktörlerden yükümlü oldukları miktara karşılık beyaz sertifika satın almak zorundadırlar. Beyaz sertifikalar nihai kullanımdaki enerji gereksiniminin azaltılmasını sağlayacak yöntemlere veya yenilikçi teknolojilere yatırım yapılarak da elde edilebilmektedir. Yeşil ve beyaz sertifikalar arasındaki en önemli ortak karakteristik, elektriğin fiziksel akışının yeşil sertifikalarla “yeşilliği”nden ve beyaz sertifikalarla enerji tasarrufundan ayrılabilmesidir. Ancak yeşil ve beyaz sertifikalar arasında simetrik olmayan bir durum söz konusudur. Birincisi yalnızca yenilenebilir elektriğe uygulanırken, ikincisi – İtalya’da olduğu gibi beyaz sertifika programının şimdilik yalnızca elektrik ve gaz ile sınırlama gibi eğilimler mevcut ise de- en azından ilkesel düzlemde tüm yakıtlara, enerji taşıyıcılarına ve tüm sektörlere uygulanabilmektedir.
Beyaz sertifika sistemi, İtalya ve İngiltere’de kısmen yürürlüğe konulmuştur. İtalya’da elektrik ve gaz üretici ve dağıtıcılarına belirli miktarda sertifika satın alınma zorunluluğunun getirilmesine ilişkin uygulama 2005 Mart ayından itibaren başlatılmıştır. İngiltere de ise enerji satan kuruluşlara enerji kullanımını azaltacak yatırımlara destek olma zorunluluğu getiren program 2002 Nisan ayında yürürlüğe konulmuş ve ikinci yılın sonunda enerji verimliliği ile toplam 62 TWs’lik tasarruf hedefinin dörtte üçüne ulaşılabilmiştir. Son olarak, aralarında Fransa ve İsveç’in de bulunduğu AB üyesi diğer ülkelerden bazıları da Beyaz Sertifika uygulamasına geçme konusundaki niyetlerini açıklamışlardır. Ticareti yapılabilen Beyaz Sertifikalar Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilen “Enerji Nihai Kullanım Verimliliği ve Enerji Hizmetleri”ne ilişkin talimatındaki (Directive on Enerji End-Use and Energy Services-(COM/2003/0739 2003/0300)) enerji verimliliğinin iyileştirilmesi için beyaz sertifika piyasasının oluşturulmasına ilişkin tavsiyesi nedeniyle, ulusal politika yapıcıların giderek daha çok ilgisini çekmektedir.
H. SAYGIN, “
ENERJİPOLİTİK
: AB’nin Enerji Stratejileri Doğrultusunda Belirlenen Hedeflere Ulaşmak İçin Geliştirilen Araçları II: Enerji verimliliğinin sağlanmasında Beyaz Setifika Sistemi”, Enerji, Yıl: 10, Sayı: 12, Sayfa: 23 (Aralık 2005).